Belirsiz Alacak Davasının Açıkça Belirtilme Gerekliliği
Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına temyiz istemi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2022/10255E. ve 2022/9908K. sayılı kararı 27 Aralık 2022 tarihli ve 32056 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Söz konusu Yargıtay kararında, Gebze 6. İş Mahkemesi’nin 2016/493E., 2017/122K. sayılı dosyası kapsamında verilen karar incelenmiştir. Temyiz incelemesi yapılan kararda ilk derece mahkemesi tarafından davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açarak fark kıdem ve ihbar tazminatı talep etmiş olmasına rağmen ücret farklarının toplu iş sözleşmesinden kaynaklandığını beyan etmesi üzerine davacının sendika üyesi olduğu ve alacak farkını sendikadan da öğrenebileceği göz önüne alınarak alacaklarını somutlaştırabilecekken belirsiz alacak davası açmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından yapılan kanun yararına temyiz incelemesinde ise:
- Alacak belirsiz ise davacının kısmi veya belirsiz alacak davası açma hakkı bulunduğu;
- Belirsiz alacak davasının istisnai bir dava türü olup dava dilekçesinde açıkça belirsiz alacak davası açıldığının veya 6100 sayılı Kanun’un 107. maddesine dayanıldığının belirtilmesi gerektiği, aksi takdirde davanın kısmi dava olarak nitelendirilmesi gerektiği;
- Dava dilekçesi içinde alacağın belirsiz olduğundan bahsedilmesinin dahi bir önemi olmadığı;
- Davacının dava dilekçesinde belirsiz alacak davası açtığını belirtmemiş olduğu, kaldı ki davacının davayı kısmi dava olarak açtığını belirttiği
vurgulanarak ilk derece mahkemesi tarafından hatalı değerlendirme yapıldığı kanaatine varılmış ve kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Söz konusu karar yerleşik içtihatlara paraleldir. Nitekim Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/485E., 2021/97 K. sayılı kararında da belirsiz alacak davasının istisnai bir dava türü olduğu, davacının belirsiz alacak davası açtığını dilekçesinde açıkça yazmak zorunda olduğu, aksi takdirde “fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla” şeklindeki taleplerle açılan davaların kısmi alacak davası olarak nitelendirilmesi gerektiği belirtilmişti. Yayımlanan karar bu açıdan görüşün yerleşikliğini pekiştirme niteliğini taşımakla birlikte dava dilekçesi içinde alacağın belirsiz olduğunun açıkça yazılmasının dahi aksi bir yoruma yol açmayacağını vurgulaması yönünden önemlidir.
Kararın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.